11 Kasım 2017 Cumartesi

Erzurum Aziziye Destanı




Aziziye Tabyaları Destanı
Nene Hatun
Erzurum






Rus tehdidini önlemek için 1872 yılında Sultan Abdülaziz tarafından Fosfor Mustafa Paşa yönetiminde Erzurum- Kars karayolunu kontrol altında tutmak amacıyla Top Dağı’na yaptırılan, 3 tarafı toprağa gömülü Aziziye Tabyası, tarihi günlerinden birine daha sahne oldu. ’93 Harbi’ olarak bilinen 1877 Osmanlı-Rus Savaşı’nda ’Aziziye Tabyası’nın düştü’ haberi üzerine kadınlı- erkekli Erzurum halkı taş, sopa ve baltalarla tabyaları geri alarak destan yazdı.
Bu yıl beşincisi organize edilen etkinliğe yaşlısından gencine yaklaşık 20 bin kişi katıldı. Erzurum’daki tüm camilerde okunan ’Sala’ ardından cami önlerinde ve farklı güzergâhlarda toplanan halk Karskapı Şehitliği’ne taşındı. 9 pare top atışı ardından şehitlik önünde ellerinde Türk bayrakları ile toplananlar ’Tekbir’ getirerek yürüyüşe başladı. Kadın- erkekli binlerce kişi, Nene Hatun’un destanlaştığı ve mezarının bulunduğu deniz seviyesinden 2 bin metre yükseklikteki Aziziye Tabyası’na akın etti. 4 kilometrelik yürüyüş sonunda tabyalara ulaşanları gece ’ecdada saygı nöbeti’ tutanlar karşıladı. Tabyalarda toplanan kalabalık, İstiklal Marşı’nı söyledikten sonra okunan Kuran-ı Kerim’i dinledi. Yapılan dualara etkinliğe katılanlar hep birlikte ’Amin’ dedi.
Caminin minaresinden müezzinlerin olayı duyurması sonucunda Erzurumluların kadın, erkek, yaşlı, genç demeden eline geçirdiği silah namına evlerinde ne varsa sabahın alaca karanlığında Aziziye Tabyaları’na gitti.
 "Halk, askerimizle omuz omuza vererek düşmanı bu tabyalardan atmıştır. Erzurum’u işgalden kurtardıkları tarihin tam 140’ıncı yılında bugün o insanların torunlarıyla, çocukları, yaşlısı, genciyle, kadını ile erkeğiyle hep beraber sabah namazından sonra tabyalara yürüdük. O günü tekrar yad ettik. O gün şunu çok açık ve net ifade etmemiz gerekir ki 140 yıl önce Erzurum’un kadınları, ninelerimiz, ablalarımız, bacılarımız erkekleriyle beraber omuz omuza bu tabyalara 4-5 kilometrelik yolu yaya yürüyerek ellerine geçirdiği her türlü edavatla düşmana saldırdılar ve düşmanı tabyalardan attılar. Erzurum’u aynı zamanda Anadolu’yu, Osmanlı İmparatorluğu’nu kurtardılar. Bugün de 20 bine yakın Erzurumlu Dadaş, teyze, nine, kardeşlerimiz, çocuklarımız aynı duygu ile yolları aştılar. 140 sene önce bu vatan için şehit olmuş şu coğrafyada, şu tabyalarda 2000’e yakın şehidimiz vardı o gün. O sabah 2 saatlik bir mücadelede 600’ün üzerinde Erzurumlu 1500’e yakında askerimiz şehit olmuştu bu topraklarda. Onların ruhlarını yad etmek, şad etmek için geldik buraya. O şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine Allah vatanımızı, milletimizi muhafaza etsin."





  



Aziziye Destanı

Yine kaplamış sessiz nağralar Aziziye Tabyaları ‘nı,
Yine rüzgarlar esip duruyor kan kokularıyla
Poyrazdan Kıble ‘ye,
Çimenler yine kankırmızı,
Çiçekler yine kankırmızı,
Yine kankırmızı otlar,
Tozlar-topraklar kankırmızı,
Kayalarda Nine Hatun ‘un tomurcuk açan nağraları,
Taşlarda Kasap Maviş ‘in vecde gelen kanları,
Bu tabyalarda şaha kaldırdı bir büyük iman
İnsanları.
Bir yaralı Erzurum boşandı bu tabyalara
Atardamardan fışkıran kan gibi,
Patlamaya yıllar yılı susamış
Volkan gibi…
Sabah ezanları henüz verilmekteydi minarelerden,
Bebekler daha süt üstündeydi,
Yaşlılar seccadelerde,
Birdenbire sopalar, değnekler, taşlar, satırlar belirdi
Ellerde.
Selin ovadan dağlara yürüdüğünü
Ömründe ilk kere gördü tarih,
Erzurum ‘dan Aziziye Tabyaları ‘na yukarı akan bir sel,
Bir insan seli,
Bir sel ki;
Dipten üste vuran, kükremiş depremler gibi,
Bir sel ki;
Her damlası bir insan,
Her damlası kadın, erkek,
Yaşlı, genç,
Her damlası
Can.
Satırlar işledi düşman etine-kemiğine,
Teberler, keserler, baltalar, taşlar,
Parçalandı uzuvlar,
Kopup savruldu başlar,
Kolu kalkmayan yaşlıların kolları kalkar oldu,
Kötürümler ayaklandı,
Dili açıldı dilsizlerin,
‘Allah! ..’ Deyip vurdu gelinler, kızlar,
Yaşlılar, gençler, sabiler,
Tabyalar tabya oldu olalı
Böyle savaş
Görmediler.
Kartallar gibi çullandı silahsız insanlar
Erzurum ‘a göz dikmiş düşmana,
Vurdular taşlarla, bıçaklarla, keserlerle,
Küreklerle, bellerle, kazmalarla,
Vurdular Çifte Minareler ‘in hakkı için,
Yakutiye ‘nim hakkı için,
Üç Kümbetler ‘in,
Tepsi Minare ‘nin,
Karanlık Kümbet ‘in,
Gümüşlü Kümbet ‘in hakkı için vurdular,
Toplarla, tüfeklerle gelen düşmanı
Durdurdular.
Ne civanlar, ne yaşlılar düştü bu toprağa,
Tabyalar için, yurt için, namus için,
Ne delikanlılar,
Ne kızlar,
Ne gelinler,
Ne bir kez acıdılar canlarına,
Ne canlarını esirgediler.
Mert gelmişlerdi bu dünyaya,Mert gittiler.
Neye uğradığını bilemedi ki; bile düşman,
Zira; dönmüştü tabyalar yiğitler harmanına,
Top-tüfek işleyemez olmuştu
Kızına, kadınına,
Bir yanda feryatlar, bir yanda Allahuekber ‘ler,
Savruldu tabyalar göklere tiftikler gibi,
Keserler indi tepelerden,
Şişler saplandı bedenlere,
Görünmez oldu toprak
Kesilmiş ayaklardan, başlardan, ellerden,
Nağralar nağralara karışıp indi
Yücelerden.
Onun için azizler kadar azizdir
Aziziye Tabyaları,
Onun içindir ki; dikilmiştir başları göklere,
O yüzden sarıp sarmalarlar kollarıyla Erzurum ‘u,
O yüzden kuşatırlar ufukları bir baştan bir başa,
Bilirler varlıklarını borçlu olduklarını
Dadaş ‘a.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder