Aziziye
Tabyaları Destanı
Nene Hatun
Erzurum
Rus
tehdidini önlemek için 1872 yılında Sultan Abdülaziz tarafından Fosfor Mustafa
Paşa yönetiminde Erzurum- Kars
karayolunu kontrol altında tutmak amacıyla Top Dağı’na yaptırılan, 3 tarafı
toprağa gömülü Aziziye Tabyası, tarihi günlerinden birine daha sahne oldu. ’93
Harbi’ olarak bilinen 1877 Osmanlı-Rus Savaşı’nda ’Aziziye Tabyası’nın düştü’
haberi üzerine kadınlı- erkekli Erzurum halkı taş, sopa ve baltalarla tabyaları
geri alarak destan yazdı.
Bu yıl
beşincisi organize edilen etkinliğe yaşlısından gencine yaklaşık 20 bin kişi
katıldı. Erzurum’daki tüm camilerde okunan ’Sala’ ardından cami önlerinde ve farklı
güzergâhlarda toplanan halk Karskapı Şehitliği’ne taşındı. 9 pare top atışı
ardından şehitlik önünde ellerinde Türk bayrakları ile toplananlar ’Tekbir’
getirerek yürüyüşe başladı. Kadın- erkekli binlerce kişi, Nene Hatun’un
destanlaştığı ve mezarının bulunduğu deniz seviyesinden 2 bin metre
yükseklikteki Aziziye Tabyası’na akın etti. 4 kilometrelik yürüyüş sonunda
tabyalara ulaşanları gece ’ecdada saygı nöbeti’ tutanlar karşıladı. Tabyalarda
toplanan kalabalık, İstiklal Marşı’nı söyledikten sonra okunan Kuran-ı Kerim’i
dinledi. Yapılan dualara etkinliğe katılanlar hep birlikte ’Amin’ dedi.
Caminin minaresinden
müezzinlerin olayı duyurması sonucunda Erzurumluların kadın, erkek, yaşlı, genç
demeden eline geçirdiği silah namına evlerinde ne varsa sabahın alaca
karanlığında Aziziye Tabyaları’na gitti.
"Halk, askerimizle omuz omuza vererek
düşmanı bu tabyalardan atmıştır. Erzurum’u işgalden kurtardıkları tarihin tam
140’ıncı yılında bugün o insanların torunlarıyla, çocukları, yaşlısı, genciyle,
kadını ile erkeğiyle hep beraber sabah namazından sonra tabyalara yürüdük. O
günü tekrar yad ettik. O gün şunu çok açık ve net ifade etmemiz gerekir ki 140
yıl önce Erzurum’un kadınları, ninelerimiz, ablalarımız, bacılarımız
erkekleriyle beraber omuz omuza bu tabyalara 4-5 kilometrelik yolu yaya
yürüyerek ellerine geçirdiği her türlü edavatla düşmana saldırdılar ve düşmanı
tabyalardan attılar. Erzurum’u aynı zamanda Anadolu’yu, Osmanlı İmparatorluğu’nu
kurtardılar. Bugün de 20 bine yakın Erzurumlu Dadaş, teyze, nine,
kardeşlerimiz, çocuklarımız aynı duygu ile yolları aştılar. 140 sene önce bu
vatan için şehit olmuş şu coğrafyada, şu tabyalarda 2000’e yakın şehidimiz
vardı o gün. O sabah 2 saatlik bir mücadelede 600’ün üzerinde Erzurumlu 1500’e
yakında askerimiz şehit olmuştu bu topraklarda. Onların ruhlarını yad etmek,
şad etmek için geldik buraya. O şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine Allah
vatanımızı, milletimizi muhafaza etsin."
Aziziye Destanı
Yine kaplamış sessiz nağralar Aziziye Tabyaları ‘nı,
Yine rüzgarlar esip duruyor kan kokularıyla
Poyrazdan Kıble ‘ye,
Çimenler yine kankırmızı,
Çiçekler yine kankırmızı,
Yine kankırmızı otlar,
Tozlar-topraklar kankırmızı,
Kayalarda Nine Hatun ‘un tomurcuk açan nağraları,
Taşlarda Kasap Maviş ‘in vecde gelen kanları,
Bu tabyalarda şaha kaldırdı bir büyük iman
İnsanları.
Yine rüzgarlar esip duruyor kan kokularıyla
Poyrazdan Kıble ‘ye,
Çimenler yine kankırmızı,
Çiçekler yine kankırmızı,
Yine kankırmızı otlar,
Tozlar-topraklar kankırmızı,
Kayalarda Nine Hatun ‘un tomurcuk açan nağraları,
Taşlarda Kasap Maviş ‘in vecde gelen kanları,
Bu tabyalarda şaha kaldırdı bir büyük iman
İnsanları.
Bir yaralı Erzurum boşandı bu tabyalara
Atardamardan fışkıran kan gibi,
Patlamaya yıllar yılı susamış
Volkan gibi…
Sabah ezanları henüz verilmekteydi minarelerden,
Bebekler daha süt üstündeydi,
Yaşlılar seccadelerde,
Birdenbire sopalar, değnekler, taşlar, satırlar belirdi
Ellerde.
Atardamardan fışkıran kan gibi,
Patlamaya yıllar yılı susamış
Volkan gibi…
Sabah ezanları henüz verilmekteydi minarelerden,
Bebekler daha süt üstündeydi,
Yaşlılar seccadelerde,
Birdenbire sopalar, değnekler, taşlar, satırlar belirdi
Ellerde.
Selin ovadan dağlara yürüdüğünü
Ömründe ilk kere gördü tarih,
Erzurum ‘dan Aziziye Tabyaları ‘na yukarı akan bir sel,
Bir insan seli,
Bir sel ki;
Dipten üste vuran, kükremiş depremler gibi,
Bir sel ki;
Her damlası bir insan,
Her damlası kadın, erkek,
Yaşlı, genç,
Her damlası
Can.
Ömründe ilk kere gördü tarih,
Erzurum ‘dan Aziziye Tabyaları ‘na yukarı akan bir sel,
Bir insan seli,
Bir sel ki;
Dipten üste vuran, kükremiş depremler gibi,
Bir sel ki;
Her damlası bir insan,
Her damlası kadın, erkek,
Yaşlı, genç,
Her damlası
Can.
Satırlar işledi düşman etine-kemiğine,
Teberler, keserler, baltalar, taşlar,
Parçalandı uzuvlar,
Kopup savruldu başlar,
Kolu kalkmayan yaşlıların kolları kalkar oldu,
Kötürümler ayaklandı,
Dili açıldı dilsizlerin,
‘Allah! ..’ Deyip vurdu gelinler, kızlar,
Yaşlılar, gençler, sabiler,
Tabyalar tabya oldu olalı
Böyle savaş
Görmediler.
Teberler, keserler, baltalar, taşlar,
Parçalandı uzuvlar,
Kopup savruldu başlar,
Kolu kalkmayan yaşlıların kolları kalkar oldu,
Kötürümler ayaklandı,
Dili açıldı dilsizlerin,
‘Allah! ..’ Deyip vurdu gelinler, kızlar,
Yaşlılar, gençler, sabiler,
Tabyalar tabya oldu olalı
Böyle savaş
Görmediler.
Kartallar gibi çullandı silahsız insanlar
Erzurum ‘a göz dikmiş düşmana,
Vurdular taşlarla, bıçaklarla, keserlerle,
Küreklerle, bellerle, kazmalarla,
Vurdular Çifte Minareler ‘in hakkı için,
Yakutiye ‘nim hakkı için,
Üç Kümbetler ‘in,
Tepsi Minare ‘nin,
Karanlık Kümbet ‘in,
Gümüşlü Kümbet ‘in hakkı için vurdular,
Toplarla, tüfeklerle gelen düşmanı
Durdurdular.
Erzurum ‘a göz dikmiş düşmana,
Vurdular taşlarla, bıçaklarla, keserlerle,
Küreklerle, bellerle, kazmalarla,
Vurdular Çifte Minareler ‘in hakkı için,
Yakutiye ‘nim hakkı için,
Üç Kümbetler ‘in,
Tepsi Minare ‘nin,
Karanlık Kümbet ‘in,
Gümüşlü Kümbet ‘in hakkı için vurdular,
Toplarla, tüfeklerle gelen düşmanı
Durdurdular.
Ne civanlar, ne yaşlılar düştü bu toprağa,
Tabyalar için, yurt için, namus için,
Ne delikanlılar,
Ne kızlar,
Ne gelinler,
Ne bir kez acıdılar canlarına,
Ne canlarını esirgediler.
Mert gelmişlerdi bu dünyaya,Mert gittiler.
Tabyalar için, yurt için, namus için,
Ne delikanlılar,
Ne kızlar,
Ne gelinler,
Ne bir kez acıdılar canlarına,
Ne canlarını esirgediler.
Mert gelmişlerdi bu dünyaya,Mert gittiler.
Neye uğradığını bilemedi ki; bile düşman,
Zira; dönmüştü tabyalar yiğitler harmanına,
Top-tüfek işleyemez olmuştu
Kızına, kadınına,
Bir yanda feryatlar, bir yanda Allahuekber ‘ler,
Savruldu tabyalar göklere tiftikler gibi,
Keserler indi tepelerden,
Şişler saplandı bedenlere,
Görünmez oldu toprak
Kesilmiş ayaklardan, başlardan, ellerden,
Nağralar nağralara karışıp indi
Yücelerden.
Zira; dönmüştü tabyalar yiğitler harmanına,
Top-tüfek işleyemez olmuştu
Kızına, kadınına,
Bir yanda feryatlar, bir yanda Allahuekber ‘ler,
Savruldu tabyalar göklere tiftikler gibi,
Keserler indi tepelerden,
Şişler saplandı bedenlere,
Görünmez oldu toprak
Kesilmiş ayaklardan, başlardan, ellerden,
Nağralar nağralara karışıp indi
Yücelerden.
Onun için azizler kadar azizdir
Aziziye Tabyaları,
Onun içindir ki; dikilmiştir başları göklere,
O yüzden sarıp sarmalarlar kollarıyla Erzurum ‘u,
O yüzden kuşatırlar ufukları bir baştan bir başa,
Bilirler varlıklarını borçlu olduklarını
Dadaş ‘a.
Aziziye Tabyaları,
Onun içindir ki; dikilmiştir başları göklere,
O yüzden sarıp sarmalarlar kollarıyla Erzurum ‘u,
O yüzden kuşatırlar ufukları bir baştan bir başa,
Bilirler varlıklarını borçlu olduklarını
Dadaş ‘a.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder