26 Mart 2018 Pazartesi

Sevgililer(im)




N Blog:

N.A.





Sevgililerim!...

Rize
1957-1967 yılları arasında kesintisiz yaşadığım(ız) Rize –bilahare sıkça birkaç günlüğüne gezme amaçlı gittim tabii ki- ile şimdiki Rize’yi kıyaslamam mümkün değil.
Herşeye rağmen o yılların Rizesi!..Tartışmasız.
İşte o yılların Rizesinde okuduğum ‘çocuk’ kitaplarını hiç hatırlamıyorum.
Rize Gülbahar İlkokulu 4.sınıftayken satın aldığım/okuduğum ilk ‘abi’ kitabını ise çok iyi hatırlıyorum:
Feridun Fazıl Tülbentçi’nin İstanbul’un Fethi.



(Basım yılı: 1959)

Gaz lambası ışığında ders çalıştığımı çok iyi hatırlıyorum da –hatta zaman zaman lambaya fazla yaklaşınca saçlarımı yakardım- bu kitabı lamba ışığında mı yoksa elektrik hattı çekildikten sonra mı okuduğumu hatırlayamıyorum.
O yıllarda kitapçı nerdeee Rize’de?
Kırtasiyeci Okullar Pazarı Abdullah Birkan.
Harçlıklarımdan biriktirebildiğim paraya rahmetli babaannem (Haldoz’un Fadime Aba’sı) de katkıda bulunmuştu.
Kitabın o denli etkisinde kalmıştım ki Feridun Fazıl Tülbentçi’nin diğer kitaplarını, bilahare Kemalettin Tuğcu, Abdullah Ziya Kozanoğlu, Esat Mahmut Karakurt, Kerime Nadir, Nihal Atsız, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir, daha sonra Fransız ve Rus edebiyatının ölümsüz eserleri, tabii ki Jules Verne: tahminen/yaklaşık olarak 5 bin kitap...Harçlıklarım kitap bedellerini karşılamaya yetmeyince yine babaannem, babam, annem devreye girer, bu kitap okuma aşkıma sevinerek/gurur duyarak katkıda bulunurlardı.
Rize Gülbahar İlkokulu, 1957-1960 dönemi:
Gülbahar Mahallesi’nde, Gülbahar Camii’nin –dini eğitimi aldığım cami, Yavuz Sultan Selim’in annesi adına 1514 yılında inşa edilmiş- hemen yanında, denize sıfır konumda, ahşap kâgir karışımı yıkıldı yıkılacak bir bina.
Bahçesi toprak; yağmur yağdıkça balçık, yazın toz içinde.
Giriş katı depo, üzerindeki kat ders gördüğümüz sınıflar ve yönetim odaları.
Tabii bu binanın yerinde yeller esiyor şimdi, iki kez yıkıldı, yerine bir arkadaşımın babasının ismi verilen gayet modern bir okul inşa edildi: Şevket Yardımcı
Aklımda yer etmiş:
Feridun Fazıl Tülbentçi’nin Kanuni Sultan Süleyman’ı. Henüz okumuştum ki ilkokul 5.sınıfta öğretmenimiz Coşkun Yıldırım Tarih sınavında 5 soru sordu.
Biri de: Mohaç Meydan Muharebesi
Kitaptan o kadar etkilenmişim ki, okuduklarımdan Mohaç Meydan Muharebesi’ni detaylı olarak anlatmakla kalsam iyi, Hürrem Sultan dahil çok şey yazdım sınav kâğıdıma, tam 5 sayfa. Diğer sorulara cevap vermeye zamanım kalmamıştı, sürenin nasıl geçtiğini anlayamamıştım. Üzülerek verdim sınav kâğıdımı. Sonraki hafta sınav notlarımızı heyecanla bekliyorum. Öğretmenimiz sınıf arkadaşlarımın notlarını açıkladı, beni ise tahtaya kaldırdı. Sınav kâğıdımı elime tutuşturdu:
-Yüksek sesle oku!
Ardından övgüler düzdü bana. 5 sorudan 1’ine yanıt vermeme rağmen tam not verdiğini açıkladı.
Öğretmenimin kitap sevgimi perçinleyen bu davranışını nasıl unutabilirim ki!
Mekânın cennet olsun sevgili öğretmenim!
-Kitap nedir?
-Kitap sevgilimdir, candır, dosttur, kıymetlimdir.
Öyle laf ola beri gele değil, içten bir söylemdir bu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder