24 Kasım 2020 Salı

Unutulmayacak 6'lı

 


İlkokul öğretmenim (3-4-5.sınıflar): Coşkun Yıldırım

Lise edebiyat öğretmenim: Kâzım Saymalı

Yüksek Okul: Prof. İsmail Özaslan,

Örnek almaya çaba gösterdiğim öğretmen: Hikmet Haksöz

Bir daire çizimi ile yaşamıma yön veren: Prof. İlhami Karayalçın

Can öğretmen, yaşam öğretmenim, yoldaş öğretmenim: Nursel Karasu

 


1 Ekim 2020 Perşembe

N Blog: 14 yıl

 



01 Ekim 2006-30 Eylül 2020

14 yıl

Yayın sayısı: 5597


14 Temmuz 2020 Salı

Asker kızı: ELİF










Asker kızı: ELİF

01 Temmuz 1975
Isparta
4. Ege Ordu Komutanlığı, 58. Tümen, 3.Tugay, 40. Piyade Er Eğitim Alayı, 3. Tabur, 14. Bölük,
Yedek subay Nihat Alkaç
Nuri Kolat, Piyade Kd. Albay (Alay Komutanı)
Önal Hamami, Piyade Kd. Yüzbaşı (Tabur Komutanı)
Bahattin Günaydın, Piyade Teğmen (Bölük Komutanı)
Aydu’nun kocası, Hüseyin Deniz’in babası.
Doğacak çocuğumuz kız olursa adı hazır: ELİF. Gün sayıyoruz.

Hatırlatmakta yarar var: O yıllarda bebeğin cinsiyeti önceden belirlenemiyordu, bilinemiyordu.
14 Temmuz 1975
Birliğimize teslim olduğumun ilk günlerinde telgrafla haber geldi: Elif doğdu
Her ikisi de Esnaf Hastanesi’nde doğdu.
Deniz’in kulağına ezanı Merhum Enver Taviloğlu okumuş, ismini fısıldamıştı.
Elif’e de amcası İsmail Alkaç.
Komutana çıktım, izin istedim, izin çıktı. Ver elini İstanbul
Bir kez de izinli olarak: (04 Ekim 1975-12 Ekim 1975)

Her seferinde Isparta Gül Turizm otobüsleriyle, terhisimde trenle yola çıktık, çok yavaş bulunca indik otobüsle devam ettik. 
31.10.1975 tarihinde Piyade Atğm olarak terhis







Kızıma






Kızıma

Vücut, akan bir sudur,
Adem, bir umman, kızım.
Hayatın aslı budur,
Gayrısı yalan, kızım.

Madem ki bir ırmaksın,
Çağlayıp akacaksın,
Niçin derdiyle yaksın,
Seni bu devran, kızım.

Sal gönlünü sevince,
Düşünme fazla ince.
Oku, vakti gelince,
Bahtına meydan, kızım.

Ömründe dört fasıl var,
Üçü kış, biri bahar.
Çalış ki görmesin kar
Sendeki nisan, kızım.

Gül mateme uzaktan,
Ne çıkar ağlamaktan?
Sen ayrılma şafaktan,
Geceler zindan, kızım.

Neş'eli ol, neş'eli,
Varsın desinler deli!
Eğlenmeli, gülmeli
Her gün, her zaman, kızım.

Gençlik tutulmaz elle,
Geçirme boş emelle.
Sen bunu böyle belle,
Güzel kızım, can kızım

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL







Ballı çöreğim!












Doğum günüm için bütün parasını harcamış bu çocuk yaaaaa çığlık çığlığa verdi.


Elif



28 Haziran 2020 Pazar

DEMİR (8)






 



23 Haziran 2020 Salı

Günübirlik Trakya






Günübirlik Trakya

AA, NA, HDA, EAD
21 Haziran 2020
FSM-TEM
TEM-AVRUPA OTOYOLU, YSSK

Pınarhisar
-Koloğlu İlkokulu
-Pınarhisar Kalesi


-Pınarhisar Cezaevi (RTE)



-Süzülmüş Kardeşler

Kırklareli
-Süzülmüş Kardeşler







Ahmetbey
-Bahar





Selimpaşa
-Sofra











Pınarhisar
1877-1878 yılları arasındaki Osmanlı-Rus savaşından sonra Rus işgali, 1912 yılında Bulgar işgali sonrasında, 21 Temmuz 1913 tarihinde, Fahrettin Altay komutasındaki süvari alayı, Pınarhisar’ı işgalden kurtardı. 25 Temmuz 1920 tarihinde Yunan işgali ve 8 Kasım 1922 tarihinde yine işgalden kurtuluş sağlanmıştır.








KOLOĞLU İLKOKULU:
Okulun inşası, 1914 yılında Kaymakam Sadullah Koloğlu döneminde başlamıştır. Bütün malzemesi ve yapım masrafları yöre halkı tarafından karşılanan inşaat, 1917-1918 yılları arasında Kaymakam başka yere tayin edilince biraz yavaşlamış ve tamamlanamamıştır.
Burada: Kaymakam Sadullah Koloğlu’ndan biraz söz etmekte yarar var. Çünkü kendisinin Pınarhisar’a büyük emeği geçmiştir ve burada iz bırakmıştır. 1913-1917 yılları arasında burada görev yapan ve Arap kaymakam olarak bilinen Koloğlu, buranın nüfusuna kayıtlıdır, çünkü Pınarhisar’a olan sevgisinden dolayı, Cumhuriyetin ilanından sonra nüfus kaydını buraya aldırmıştır.
1919 yılında işgal döneminde binanın alt katı, Yunan askerleri tarafından kullanılmış, ayrıca Rum okulları burada faaliyet sürdürmüştür. İşgalin ardından, bina, 1926 yılında Köy Yatılı Okulu olarak kullanılmıştır. Okulun bahçe duvarları, 1947 yılında yine halkın bağışlarıyla yapılmıştır ve son olarak okul 1960 yılında tamamlanmıştır. Okul hala hizmet vermektedir.
Bürokrat, kamu yöneticisi, devlet adamı, kaymakam, vali, Libya Eski Sağlık Bakanı, Libya’nın ilk Başbakanı (D. 1884, Bingazi / Libya – Ö. 28 Mayıs 1952, Bingazi / Libya). Sadullah Koloğlu, nam-ı diğer "Arap Kaymakam." 
 1949-1952 yılları arasında Libya'da Başbakanlık yapan Sadullah Koloğlu aslen Karaman kökenlidir. Büyük dedesi Konya-Karaman'dan o zaman Osmanlı'nın bir vilayeti olan Libya'daki Derne vilayetine gelerek evlenip burada yerleşmiş bir yeniçeridir. Babası Derne'de yağ ticareti ile uğraşan Hacı Mebruk Efendi, annesiyse, Girit'ten sürülüp Bingazi'ye sığınan Zeynep Hanım'dır.1884 yılında çocukları Sadullah doğar. Baba Mebruk Efendi Derne'de yağ ticareti, Belediye meclisi üyeliği, belediye başkanlığı yapar. Aralarında Mustafa Kemal ve Enver Beylerin de bulunduğu ve İtalyan işgaline karşı direnişi örgütlemek üzere Trablusgarb'a gelen Osmanlı subayları Derne'de Mebruk efendi ile ilişkidedir.
İtalyan işgalini kendine yediremeyen Mebruk Efendi, Hicaz'a gidip ömrünü Mekke'de tamamlar. Yunan mezaliminden kaçan Girit Türklerinin bir kısmı da kaçarak Bingazi'ye gelmiş. Anne Zeynep Hanım bu Girit göçmenlerinden. Koloğlu soyadı, aslında Kuloğlu Osmanlı askerî teşkilâtında genellikle “yeniçeri, kapıkulu askerlerinin oğulları” anlamına gelen kuloğlu tabiri Kuzey Afrika’da Garp ocakları denilen Trablusgarp, Tunus ve Cezayir’de yerleşen Türkler’in Arap, Berberi, Endülüs asıllı Müslüman kadınlarla evliliklerinden doğan çocukları için de kullanılmıştır.

Okul Yılları

Sadullah Bey, okul çağına gelince, tereyağı ticareti dolayısıyla sık sık İstanbul'a gelip gitmekte olan babası tarafından İstanbul'a getirilir ve burada dönemin (II. Abdülhamit) ileri gelenlerinin çocuklarının okuduğu, Türk kültürü ve modern bilimler öğrenerek yetiştirilip daha sonra devlet hizmetinde görev aldığı Aşiret Mektebine kaydolur. Ailenin hem en küçüğü, hem de zeki ve sevimli olan Sadullah Bey, Aşiret Mektebinden sonra kaydolduğu Mekteb-i Mülkiye-i Şahane'yi de 1902 yılında Sınıf-ı Mahsusa'dan (Özel Sınıftan) aliyyülala (pekiyi) derece ile bitirir.
Mezuniyetten sonra ilk görevi Bingazi Vilayeti Derne Kaymakamlığı nezdinde maiyet memurluğu olan Sadullah Bey, daha sonra Hassa ve Berka Nahiyeleri Müdürlüğüne, Buldan, Pınarhisar kaymakamlığına atanır. Trakya bölgesinde ayrıca Vize ve Saray, Maçka, Cumhuriyet'in ilanından sonra Of, Sürmene, Konya-Kadınhanı, 1929'da yine Trabzon-Of, sonra İznik, Karacabey, Çatalca Kaymakamlığı görevinde bulunur. Konya Muvazzaf İdare Heyeti Üyeliğinden sonra mesleğe başlamasının 36'ıncı yılında 1938'de Hakkari, 1940'ta ise Bingöl Valiliği'ne atanır. 21 Kasım 1941'de yaş haddini doldurduğu için emekliye ayrılır.
Karadeniz'de bulunduğu dönem, Kurtuluş Savaşının da devam ettiği dönemdir. Gerek Türk gerekse azınlık çetelerin faaliyetleri yüzünden son derece kötü durumda olan asayiş konusunda, gerekirse yanına aldığı iki jandarmayla evinin kapısını çalıp eşkıyayı gece kıyafetiyle yere yatırıp ellerini kelepçeleyerek büyük başarı sağlamıştır.
Sürmene'de, kadınların çalışıp erkeklerin yan gelip yatması Sadullah bey ile eşini de üzmektedir. Ama düzeni değiştirmek üzere, erkekleri kadınları yapmaya zorladıkları işlere zorla gönderecektir. Bu düzen değişikliği, erkeklerinin onuru zedelenen kadınları bile rahatsız edecek, bir gün peştemallerinde ve sepetlerinde sakladıkları sopalarla, taşlarla kadınları kaymakamın yolunu kesmeye kadar götürecektir. Ama Karadeniz inadı ilk kez mağlup olur. Kaymakama duyulan saygı ve hayranlık katlanarak artar.
Halkı istismar edenleri halkın gözleri önünde teşhir etmek, halkın kendine güvenini tazelemesini öğrenmesi için kaymakamın uyguladığı en önemli yöntemdi. Kadınhanı’nda başında sarığıyla, elinde Kur’an olan, halkın duygularını istismar eden birinin yanına yaklaşır. Okuduğu ayetleri açıklamasını ister. Halkın önünde ayetlere açıklama getiremeyen hoca kisvesindeki bu kişiye herkesin önünde bir tokat vurur. Halk şaşkındır. Sadullah Bey, yüce kitabı eline alır, ilgili ayetleri akıcı bir dille okuyup, izahını tercümesini yapar. “O sarığa layık değilsen, bu halkı bu yolla kandırma” diyecektir.
Fakirlik, bozkırın orta yerindeki bu halkta yılgınlık ve ümitsizlik yaratıyordu. Halkı bir parça da olsa kalkındırmak gerekiyordu. Hem etrafı yeşillendirmek, hem de gelir kaynağı sağlamak için, etraftaki tepeleri üzüm bağlarıyla yeşillendirecek, bunun için de halkı yine sabahın köründe kaldırıp akşam güneş batana kadar bağların dikiminde çalıştıracaktır. Yine, bazı fitneci kişilerce Ankara’ya “halkı zorla çalıştırıyor” diye şikâyet edilmesi bu yüzdendir.
Basın-Yayın eski genel müdürü, bir dönem Bülent Ecevit’e danışmanlık da yapmış, akademisyen-yazar-tarihçi Orhan Koloğlu, ikinci oğludur ve Kadınhanı’nda doğmuştur.
Bu arada, birkaç sene sonra Kadınhanı’ndan gelen ziyaretçileri, bağcılıkla kalkınmaya başlamanın müjdesini Arap Kaymakam’a Of’ta vererek şükranlarını sunarlar.... Onun Karadeniz'den gidişinden sonra bu dağlarda eşkıyalık yine almış başını yürümüş, meydana gelen heyelanlarla evleri yıkılan, geçim derdine düşen halk yine ümitsizliğe kapılmıştır. Bölgeyi çok iyi bilen kaymakam, ikinci defa Of kaymakamlığına gelecektir( 29 Kasım 1929).
Eşkıya korkusundan halkı emin tutmak gerekmektedir. Bölgenin en azılısı diye bilinen, eşkıya Laz Hüseyin’in gece dağdan köydeki bir eve indiğini haber alan kaymakam, beraberinde sadece jandarmadan birkaç askerle evin kapısını çalar. Kapıyı çalanın kendi adamı olduğunu sanan Laz Hüseyin kapıyı açar açmaz, kendini kaymakamın altında bulur. Kaymakam o akşam Laz Hüseyin’i don-paça Of sokaklarında gezdirecektir.
Halkta güven tazelenirken, bu olay üzerine Ankara’dan 15 Kasım 1931 tarihli bir yazı ile kendisine takdirname verilecektir.
Karaman'a bağlı Ermenek İlçesinde teftişteyken bir evin önünde tek başına oturmuş ağlayan bir kız çocuğu gördü. Eğilip adını sordu. Küçük kız; 'Huriye' dedi. Köy muhtarından 7 yaşındaki bu küçük kızın anne ve babasının öldüğünü öğrenince ortada bırakmadı, kızı yanına aldı ve kendi nüfusuna geçirdi. Evlatlık edindi.
Libya Derne'deki kaymakamlığında değil ama Anadolu'daki kaymakamlığında halk ona bir de lakap taktı: Arap Kaymakam!.. Bugün dahi görev yaptığı yerlerde adı ve hizmetleri saygı ile anlatılır..
Sadullah Koloğlu ve çocukları Balmumcular'ın damadı Anadolu'daki Arap Kaymakam efsanesi giderek yayılıyordu. İlk eşi, Pınarhisar’da kaymakamlığı sırasında ince hastalığa yakalanıp vefat etmiştir. Daha sonra ikinci evliliğini İstanbul'un köklü ailelerinden aslen Konyalı olan Milli Mücadele Kahramanlarından Sakallı Eşref'in kızı Refika Hanım'la yaptı. Bugün İstanbul Balmumcu semtine adını veren aslen Konyalı bu aile Avrupa'ya ticaret yapan ilk Müslüman tüccarların ailesiydi.
Balmumcu'daki çiftliklerinde yaşıyorlardı. Ancak onlar da dünya savaşının mağduru olmuş, birçok alacaklarını tahsil edememiş ve batma noktasına gelmişlerdi. Arap Kaymakam Sadullah Bey bu aileye damat oldu. Refika Hanım'la evliliğinden iki oğlu dünyaya geldi. Orhan ve Doğan! (Orhan Koloğlu uzun yıllar gazetecilik ve Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü yaptı. Tarih kitapları kaleme aldı. Doğan Koloğlu ise spor gazeteciliğine yöneldi.)
Bütün meslek hayatı boyunca dürüst ve çalışkan kimliğiyle bilinen Arap Kaymakam Sadullah Bey, emekliliğinde de maddi sıkıntı çekti. İstanbul'da çeşitli geçici işlerde çalıştı. Ancak çocuklarının eğitimini tamamlayabilmek için yine de paraya ihtiyacı vardı. Babasından kalan miras olabilir düşüncesiyle Libya'nın yolunu tuttu.
Çocukları yetişmiş, tahsilleri için gerekli para konusunda sıkıntı baş göstermiştir. Toprak Mahsulleri ofisinde çuval kontrolörlüğü ve Çocuk Esirgeme Kurumu müfettişlikleri gibi geçici görevlerde bulunur. Hatta onun siyasete girmesi için uğraşanlar bile çıkacaktır. Oysa o bunlara tevessül bile etmez. Çocuklarının geleceği için endişelenen Sadullah Bey, miras işleri için baba ocağı Bingazi'ye gider. Burada rahmetli babasının yakın arkadaşı ve bir dönem hapislik arkadaşı da olan, Bingazi Emiri Sunusi ile de görüşür. Libya’nın o yıllarda bağımsız bir devlet olarak kurulması gündemdeydi ve emir Türkiye’den ve yakın arkadaşı olan babasından, namını bildiği Sadullah Bey’i kendi yanında yardımcısı olarak görmek istediğini söyler. Buna sıcak bakmayan Sadullah Bey yeniden Türkiye’ye döner. Yine geçim sıkıntısı dolu günler onu ve çocuklarını beklemektedir.
Bu arada, emir Sunusi Türk hükümet yetkililerine başvurur ve Sadulah Bey’in yeni kurulan Bingazi ( Libya ) Hükümetinde görev alması için izin ister. Hükümet bu konuyu bakanlar kurulunda görüşür ve 23.01.1950 tarihli kararla, 3 yıl süreyle Bingazi Hükümeti’nde çalışmasına müsaade eder. Bu durum, eski Osmanlı toprağı olan bu yere verilen öneme dair nezaketli tarihi bir atıftır aynı zamanda. Trablus, Bingazi ve Fizan olarak üçe bölünmüş Libya toprakları, Fransızların tüm karşı çıkışına rağmen, Birleşmiş Milletler’in aldığı kararla bağımsızlığını ilan eder. Libya Devleti’nin kurulma sürecinde, bunu alttan alta istemeyen İngilizler de vardı. Emir Sunusi ile birlikte hareket eden, Türkiye’de yetişmiş bu değerli devlet adamının çıkışları, bu yüzden İngilizleri bile endişelendiriyordu.
İngilizler, fakir Libyalıları kendilerine bağımlı kılma gayretindedir. Ülkede baş gösteren ve zirai tahribat yapan bazı hastalıkların ilaçlarının İngiltere’den gelişini bilerek geciktiren İngiliz yöneticilerle sert tartışmalara girecektir Sadullah Bey. Zira, o dönem Libya’da Sağlık Bakanı görevindedir. Bu dişli rakibi aradan çıkarmak için, İngilizler kabile reisleriyle pazarlıklara girişirler. Başbakan Sadullah bey Libya'nın ilk Başbakanı Yeni filizlenen devlete nifak sokmak en bilindik yoldur onlar için. Fakat, İngilizlerin bu oyunu o an sökmeyecek, emir Sunusi tarafından Türkiye’nin “Arap Kaymakam”ı Sadullah Bey, Libya Devletinde “Türk Başbakan” lakabıyla başbakanlığa getirilecektir (İlk Başbakan olarak görev yapan kişi bir Libyalıydı ama çok kısa yaptı). O yüzden Arap Kaymakam hep Libya'nın ilk Başbakanı olarak anıldı.)
İlerleyen yaşı hastalıkları da beraberinde getirmişti. Tedavisi için bir süre Türkiye’ye gitmek üzere izin alan Sadullah Bey, her türlü İngiliz oyununun döndüğü bu ülkeden bir süre için de olsa ayrılacağına sevinmektedir. Bavullarını arabaya yükletir. 28 Mayıs 1952 yılının, güzel bir bahar akşamında ülkesine dönmenin sevinciyle başını koyduğu yastıktan, ertesi sabah başını kaldıramayacaktır. Öldüğünde şahsi hesabında sadece 45 İngiliz Sterlini bulunacak, cenazesinde İngilizler bile bu büyük devlet adamına saygıda kusur etmeyecektir. İsmi Bingazi’deki bir hastaneye verilir. Kıbrıs Barış Harekatında başbakan olan Ecevit, bu şahsiyetin Libya’daki saygınlığını çok iyi bildiği için, akademisyen oğlu Orhan Koloğlu’yu seneler sonra Libya Özel Temsilcisi olarak atayacaktır.

SULTANLAR YOLU:
Birinci Viyana seferi sırasında Kanuni Sultan Süleyman tarafından kullanılan sefer yolu, buradan (Pınarhisar) geçer. Bu güzergâh yani sefer yolu, günümüzde yeniden düzenlenerek “Sultanlar Yolu” ismiyle kültür ve tarih severlerin kullanımına açılmıştır. Sultanlar yolu, işaretlemeleri ilçe içinde ve çevresinde yapılmıştır. Sultanlar yolu: Viyana Simmering ile İstanbul Süleymaniye camisi ve Topkapı Sarayı arasındaki 2133 km lik bir güzergâhtır. Simmering, Kanuni Sultan Süleyman’ın Viyana yakınında otağının kurulduğu köydür. Otağın bulunduğu yere, daha sonraları Habsburg hanedanı tarafından bir şato yapılmıştır. Bu şato günümüzde kültür merkezi olarak hizmet vermektedir. Simmergin’de başlayacak olan yolculuk, Avusturya-Macaristan-Hırvatistan-Sırbistan ve Bulgaristan’dan geçerek Türkiye’de Süleymaniye Camiini ziyaret ettikten sonra İstanbul Topkapı Sarayında sona erecektir. Bu rotada ilk test yürüyüşü 2009 yılında yapılmıştır. Bisiklet kullanarak da rota geçilebilir. Güzergahın toplam uzunluğu 2100 km dir. Güzergah işaretlenme çalışmaları bittiğinde, Sultanlar yolu 9 ülkeden geçecektir. Yolun Trakya bölümü 390 km. dir.

DÜNYANIN EN BÜYÜK KARİKATÜRÜ:
Karikatürist Erdil Yaşaroğlu “Galaksiye Notumuz Var” projesi kapsamında, dünyanın en büyük karikatürünü 28 Aralık 2011 tarihinde çizerek, Guinnes Dünya Rekorları listesine girmiştir.
Evet, bu karikatür Pınarhisar ilçesindedir. İlçenin Kırklareli girişinde, 10 milyon metre kare büyüklüğündeki yere boya ile çizildi, sonra çevresi 4 bin fidanla çevrildi. Fidanların dikimi ve planlaması, bir aylık süre aldı. 25 kişi çalıştı. Teknoloji ve mizahı harmanlayarak, yaklaşık iki futbol sahası büyüklüğünde karikatürü yaratan Yaşaroğlu’nun açıklaması şöyledir. “Bu özel proje için birlikte çok çalıştık, çok eğlendik, sonunda torunlarımıza bırakabileceğimiz neşeli, faydalı, kocaman bir proje gerçekleştirdik. O kadar kocaman oldu ki, rekor kırdık, Guinnes’e girdik. Hayalle başlayan rekorla biten bu maceramız bizi mutlu etti.” Hikâyeye göre, bu sadece bir karikatür değil, bu aynı zamanda galaksiye ve uzaylılara gönderilmiş bir not. “Hep uzaylılar tarlalara çizdikleri şekillerle insanoğluna mesaj verecek değil ya” Bu kez de Türklerin galaksidekilere bir notu var” duyurusu ile proje tanıtılmıştır.


21 Haziran 2020 Pazar

Yaşamım boyunca beni etkileyen baba figürleri






Sakın “öf!” bile deme.


Yaşamım boyunca beni etkileyen baba figürleri:




Hüseyin Alkaç

İbrahim Şerifoğlu

Enver Taviloğlu

Nihat Alkaç 

H. Deniz Alkaç











20 Haziran 2020 Cumartesi

Noolur!...Terminatör!..Peri!..





ECE yatak toplamış




Peri