Club Flipper Yalıkavak ve Yalıçiftlik Hapimag
Bodrum Yalıçiftlik Hapimag
26 Ağustos - 31 Ağustos 2019
HDA, OA, EA, DA, SD
ED, ED
AA, NA
TŞK HDA
Gezi notları:
26 Ağustos, Pazartesi
-Osmangazi Köprüsü, İzmir Otobanı
MİSSS! Aydu söylendi durdu: Ruhsuz yol, dedi.
Bir ara gözkapaklarıma hâkim olamadım, Oksijen’de göz kapaklarımı dinlendirme
molası verdim.
-Aydu D’e yazıyor: Salaklar, gaza
geldiler, otobana girdiler, acayip sıkıcı, bomboş.
-Aydu bak, Kırkağaç, işte alacağın
zeytinlik! “Ne zeytinliği, zeytinlik parasını otobana verdiniz!”
-Torba Migros alışveriş.
Hapimag, 20121-2022
Jane Austen, Aşk ve Gurur, ağaç altı
gölgede, şezlongta. Beğenmedim.
Deniz suyu soğuktu bana göre, hafta
sonuna kadar hep aynı ısıdaydı, demek ki Bodrum denizi bana göre değil. Ancak
pırıl pırıldı.
-Kavgacı Demir. Yaşıtı bir oğlan
sataşmış buna, itmiş galiba, bu da basmış tekmeyi. Oğlan bağırıp çağırmış,
vaveyla koparmış.
-Canik H’la telefonlaştık, Bodrum’da,
Reyhan’la Perşembe akşamı Yalıçiftlik’e gelecekler, akşam yemeğinde beraber
olacağız.
-Sürat teknesine bağlı koltuk (Mabel)
ile: Deniz, Demir, Esma, Ece. Ece: Pasaportsuz yurtdışına, Yunanistan’a, Kos’a
gittik. Hayatımın en mutlu gününü yaşadım bugün. Ben şahit olmadım.
-İkinci kitap: Shakespeare, Kral
Lear-Hırçın Kız
27 Ağustos, Salı
-Tutturdular: Akşama Gümüşlük’e.
İlkin gitmemek için direndim, D ile A çok isteyince yelkenleri suya indirdim.
Az buz yol değil. Giderken bir taraftan avuç içimle kelime vurup söylenirken
bir taraftan da araç kullanmaya çalıştım. Dönüşte yine söylenmeye kalkışmıştım
ki, Elif, “çok mutlu oldu herkes, bak neler neler aldık,” deyince, “haaa, bak,
şimdi ben de mutlu oldum işte,” dedim. Aralarında anlatıp anlatıp güldüler bu
hareketlerime.
-Gümüşlük Camii’nde akşam namazı
-Aydu, Sevda, Elif A 101’e gitmişler
ben camideyken. Bilahare anlatıp anlatıp kendi hallerine güldüler.
Telaşlanmışlar “Nerede kaldınız?” diye arayınca biz. Aydu koca alışveriş
arabasında bir yoğurt ile kasaya doğru hareketlenmiş, Sevda’yı unutmuş bile. Bu
arada Sevda da elinde bir sürü su şişesi ile boğuşuyor.
-Cadı Bijüteri. Öyle herkesi almıyor
mağazaya. Hele çocukları hiçççç! Bizimkileri davet etmiş mağazaya, çocukları
kabul etmeyince bizimkiler de tavır koymuşlar: reddetmişler. Küstah kadın,
nitelemesi yaptılar anlatırken. Meğerse kadın meşhurmuş, biraz da sıyrık.
-Elif, Aydu, Ece halhal almışlar,
ayrıca kızlar bilezik. İki tane de file kepçe, balık avlamak için.
-Geceyarısından sonra… 2022 numaralı oda “hanek merkezi”ne dönüştü. Kahkahalar.
28 Ağustos, Çarşamba
-Bugün de koltuk (Mabel). Ece’nin en
mutlu ikinci günü. Çocukların yanında dördüncü kişi olarak bu defa ben vardım.
Aydu ısmarladı.
-File kepçe ile D ahtapot
yakalayınca… sahilde hareketlilik. Çocuklar çığlık çığlığa. Çok geçmeden denize
salıverdiler. Sonraki günlerde denizde ne varsa yakaladılar: balık, yengeç,
deniz yıldızı, karides, hatta çekirge vb. Demir, Esma ve Ece çok keyifli bir o
kadar da heyecanlı.
-Ece’den Esma’ya: Kalbimi çaldın,
hayallerimi yıktın… Saman alevi gibi bir dargınlık.
29 Ağustos, Perşembe
-Dikkat ettim. Hemen hemen her gün
aynı ritüel: Demir sabahları uyanır uyanmaz ipad’ini kaptığı gibi tuvaletini
bile yapmadan bizim odanın kapısını çalıyor ve dalıyor içeriye. Bu sabah Elif
kapıyı araladı, karşısında Demir’i görünce mahsustan, “Burada kimse kalkmadı,
herkes uyuyor,” dedi. Demir hiç oralı olmadı, kapıya ve Elif’e ayrı ayrı omuz
atarak içeriye dalıverdi.
-Elif, Aydu, Olcay… Yakıkavak
Pazarı’na gittiler. Tekstil ürünleri: Havlu, peştamal, pareo vb.
-Kötü bir gün: Elif iki kez, biri
odada diğeri sahilde olmak üzere… fenalaştı, titredi, sözcükleri anlaşılmaz
oldu, kendinden geçti. Korktuk tabii ki. Aydu dağıldı: “Kızım meleklerle
konuşmaya başladı,” dedi. Tabii ki her şey normale dönünce Aydu’nun bu
sözcükleri ti’ye alındı.
-Bu tatilin iki gözdesi: Aydu ile
Demir
-Sevda çok çalışkan, candan, aileden
biri gibi.
-Bugün denize girmeye cesaret
edemedim. Diğer günler günde en az iki kez girdim.
-Yalıçiftlik, Yalı Restoran, Canik
ile Reyhan Hampikyan da katıldı bize, deniz kenarında güneş batarken, bilahare
ay ışığında yemek… 11 kişiydik. Demir Ece’nin yanına oturdu, kalkmaz.
-Ece: Manyak gibi dans ettim
-Ece gece rüyasında anne ile babasını
ölmüş olarak görmüş… uyandı… annesine sarılıp sarılıp içli içli ağladı durdu,
bilahare uyuyakaldı.
30 Ağustos, Cuma
-Demir’e “Eceler gitti,” demişler.
Buna rağmen… ipad’ini kapar kapmaz tuvalete bile gitmeden bizim odaya…
-Cuma namazı için Kızılağaç Yeni
Cami. İmamın vaazını çok beğendim. Hitabeti de yumuşak, dinlenilir, basit,
günlük hayattan.
-Elif bugün de rahatsızlandı… Bodrum,
Ortakent, Acıbadem Hastanesi acil. Araçtan hastaneye yürürken yine fenalaştı.
Tansiyon: 14-7
Oysa Elif hep düşük tansiyondan
şikâyet ediyordu. Bundan sonra tatile giderken tansiyon aleti taşımak farz
oldu. Bilahare tansiyon: 11-7. Kan ve idrar tahlilleri, EKG, kardiyolog gelip gördü,
serum verdiler, taburcu ettiler. İstirahat verdiler.
-Dönüş için hazırlanıyoruz,
toparlanıyoruz. Konuşacak durumda değildim. İşaretle poşeti gösterdim Aydu’ya.
Sonra da terliklerimizi. Şunu demek istiyorum: “Terliklerimizi bu poşete
koyarız.” Aydu anlamadı, anlasa şaşardım zaten. Bilahare Elif’e anlattı. Beni
sarakaya almak için.
31 Ağustos, Cumartesi
-Saat: 07.05. Hapimag’dan yola
çıktık.
-Bafa Gölü kenarı, Çeri Restoran’da
kahvaltı. Göl ve tarihe karşı.
-Balıkesir, Kırkağaç civarı. Aydu ile
Elif yol kenarındaki satıcıdan: Domates-Biber. Kilolarca. Satıcı sağır, müşteri
sağır. Satıcı Ece’ye alçıdan yapılma ceylan hediye etti, bir parçası kırık olsa
da… Ece memnun. Terasa koyacak.
-Karacabey. Tavacı Refik. Olağanüstü.
Şaştım kaldım.
-Gölet
-İrfan Mescit
-İzmir-İstanbul Otobanı (bu defa
Karacabey’den girdik, bir yerde yarısından), Osmangazi Köprüsü, TEM
-Ece İstanbul’a yaklaştıkça cep
telefonu trafiği hızlandı… Arkadaşlarından arayan arayana… duyan arıyor…
Randevu kurmaya çalışıyorlar Ece ile. Bir arkadaşı bastırınca… Ece şaşırttı
bizi: “Programıma bir göz atayım, ararım seni.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder