SÖZDE SEVGİLİLER GÜNÜ’nün ardından:
Sevgililer gününün yılda bir kez
olması ve tüketim ekonomisinin hizmetine sokulması bana ters geliyor.
Klişeleşmiş o ifadeyi –her gün, her an- de buraya almayı doğru bulmadım.
Tabii ki benim de bir sevgilim var,
yaşamımın tadı tuzu. Her dem bahar kadar güzel, bahar kadar taze.
Sevgilim şöyledir böyledir, şudur
budur muhabbetine girmeyeceğim.
Bir adım hatta birkaç adım daha öteye
taşıyacağım bu konuyu.
Türkiye benim sevgilim, her köşesi.
İstanbul, Antalya, Rize…
Doğa, ağaçlar, çiçekler.
Hırçın Karadeniz, Akdeniz, Ege.
Şarkılar var, şiirler var.
Kitaplarım var.
Renkler var: MAVİ (Denizin rengi),
KARA (Siyah güzeldir), YEŞİL (Doğa), ERGUVAN (İstanbul). (5-6 yaşlarındaki
Ece’nin ifadesiyle rengarenk –dikkat a’nın üzerinde inceltme işareti yok-)
Sayısı bir elin parmakları kadar,
hadi biraz daha artıralım, iki elin parmakları kadar dostlarım var.
Allah’ın ve çocuklarımın bana/bize armağanı torunlarım var ki… ömre
bedel.
Titizlikle muhafaza ettiğim anılarım
(geçmişim) var, kitaplaşmaya başlayan güncem var.
Yaşamımı güzel kılan ‘şeyler’
(sevgililerim) bunlar.
Sevgili(ler)im iyi ki varsınız!
Yaşamıma renk, heyecan, kattınız. ‘Hiç’i ‘var’a dönüştürdünüz.
Sevgi, iyi ki varsın, sensiz yaşamın
tadı mı olurdu?
Şükürler olsun Allah(ım)’a!..
-Hep sevdiklerinden bahsettin
durdun…ya sevmediklerin, daha ziyade sevmediğin/hoşuna gitmeyen davranışlardan
sadece ikisi:
-Yalan ve riya.
-Sevdiğin/değer verdiğin kimselerin
sana yalan söylediğine şahit oldun mu, nasıl tepki verdin?
-Çokkk!.. Farkına varmamış gibi
davrandım, içimde kasırgalar eserken sessizliğimi korumaya/yalan söylenildiğini
anladığımı belli etmemeye çalıştım.
-Peki sen hiç yalan söyledin mi?
-Çokkk!..
-Eh, insanoğlu ektiğini biçermiş!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder