Günübirlik Trakya
AA,
NA, HDA, EAD
21
Haziran 2020
FSM-TEM
TEM-AVRUPA
OTOYOLU, YSSK
Pınarhisar
-Koloğlu
İlkokulu
-Pınarhisar
Kalesi
-Pınarhisar
Cezaevi (RTE)
-Süzülmüş
Kardeşler
Kırklareli
-Süzülmüş
Kardeşler
Ahmetbey
-Bahar
Selimpaşa
-Sofra
Pınarhisar
1877-1878
yılları arasındaki Osmanlı-Rus savaşından sonra Rus işgali, 1912 yılında Bulgar
işgali sonrasında, 21 Temmuz 1913 tarihinde, Fahrettin Altay komutasındaki
süvari alayı, Pınarhisar’ı işgalden kurtardı. 25 Temmuz 1920 tarihinde Yunan
işgali ve 8 Kasım 1922 tarihinde yine işgalden kurtuluş sağlanmıştır.
KOLOĞLU
İLKOKULU:
Okulun inşası, 1914 yılında Kaymakam Sadullah
Koloğlu döneminde başlamıştır. Bütün malzemesi ve yapım masrafları yöre halkı
tarafından karşılanan inşaat, 1917-1918 yılları arasında Kaymakam başka yere
tayin edilince biraz yavaşlamış ve tamamlanamamıştır.
Burada: Kaymakam Sadullah Koloğlu’ndan biraz söz
etmekte yarar var. Çünkü kendisinin Pınarhisar’a büyük emeği geçmiştir ve
burada iz bırakmıştır. 1913-1917 yılları arasında burada görev yapan ve Arap
kaymakam olarak bilinen Koloğlu, buranın nüfusuna kayıtlıdır, çünkü
Pınarhisar’a olan sevgisinden dolayı, Cumhuriyetin ilanından sonra nüfus
kaydını buraya aldırmıştır.
1919 yılında işgal döneminde binanın alt katı, Yunan
askerleri tarafından kullanılmış, ayrıca Rum okulları burada faaliyet
sürdürmüştür. İşgalin ardından, bina, 1926 yılında Köy Yatılı Okulu olarak
kullanılmıştır. Okulun bahçe duvarları, 1947 yılında yine halkın bağışlarıyla
yapılmıştır ve son olarak okul 1960 yılında tamamlanmıştır. Okul hala hizmet
vermektedir.
Bürokrat, kamu yöneticisi, devlet adamı, kaymakam,
vali, Libya Eski Sağlık Bakanı, Libya’nın ilk Başbakanı (D. 1884, Bingazi /
Libya – Ö. 28 Mayıs 1952, Bingazi /
Libya). Sadullah Koloğlu, nam-ı diğer "Arap Kaymakam."
1949-1952 yılları arasında Libya'da Başbakanlık
yapan Sadullah Koloğlu aslen Karaman kökenlidir. Büyük dedesi Konya-Karaman'dan
o zaman Osmanlı'nın bir vilayeti olan Libya'daki Derne vilayetine gelerek
evlenip burada yerleşmiş bir yeniçeridir. Babası Derne'de yağ ticareti ile
uğraşan Hacı Mebruk Efendi, annesiyse, Girit'ten sürülüp Bingazi'ye sığınan
Zeynep Hanım'dır.1884 yılında çocukları Sadullah doğar. Baba Mebruk Efendi
Derne'de yağ ticareti, Belediye meclisi üyeliği, belediye başkanlığı yapar.
Aralarında Mustafa Kemal ve Enver Beylerin de bulunduğu ve İtalyan işgaline
karşı direnişi örgütlemek üzere Trablusgarb'a gelen Osmanlı subayları Derne'de
Mebruk efendi ile ilişkidedir.
İtalyan işgalini kendine yediremeyen Mebruk Efendi,
Hicaz'a gidip ömrünü Mekke'de tamamlar. Yunan mezaliminden kaçan Girit
Türklerinin bir kısmı da kaçarak Bingazi'ye gelmiş. Anne Zeynep Hanım bu Girit
göçmenlerinden. Koloğlu soyadı, aslında Kuloğlu Osmanlı askerî teşkilâtında
genellikle “yeniçeri, kapıkulu askerlerinin oğulları” anlamına gelen kuloğlu
tabiri Kuzey Afrika’da Garp ocakları denilen Trablusgarp, Tunus ve Cezayir’de
yerleşen Türkler’in Arap, Berberi, Endülüs asıllı Müslüman kadınlarla
evliliklerinden doğan çocukları için de kullanılmıştır.
Okul Yılları
Sadullah Bey, okul çağına gelince, tereyağı ticareti
dolayısıyla sık sık İstanbul'a gelip gitmekte olan babası tarafından İstanbul'a
getirilir ve burada dönemin (II. Abdülhamit) ileri gelenlerinin çocuklarının
okuduğu, Türk kültürü ve modern bilimler öğrenerek yetiştirilip daha sonra
devlet hizmetinde görev aldığı Aşiret Mektebine kaydolur. Ailenin hem en
küçüğü, hem de zeki ve sevimli olan Sadullah Bey, Aşiret Mektebinden sonra
kaydolduğu Mekteb-i Mülkiye-i Şahane'yi de 1902 yılında Sınıf-ı Mahsusa'dan
(Özel Sınıftan) aliyyülala (pekiyi) derece ile bitirir.
Mezuniyetten sonra ilk görevi Bingazi Vilayeti Derne
Kaymakamlığı nezdinde maiyet memurluğu olan Sadullah Bey, daha sonra Hassa ve
Berka Nahiyeleri Müdürlüğüne, Buldan, Pınarhisar kaymakamlığına atanır. Trakya
bölgesinde ayrıca Vize ve Saray, Maçka, Cumhuriyet'in ilanından sonra Of,
Sürmene, Konya-Kadınhanı, 1929'da yine Trabzon-Of, sonra İznik, Karacabey,
Çatalca Kaymakamlığı görevinde bulunur. Konya Muvazzaf İdare Heyeti Üyeliğinden
sonra mesleğe başlamasının 36'ıncı yılında 1938'de Hakkari, 1940'ta ise Bingöl
Valiliği'ne atanır. 21 Kasım 1941'de yaş haddini doldurduğu için emekliye
ayrılır.
Karadeniz'de bulunduğu dönem, Kurtuluş Savaşının da
devam ettiği dönemdir. Gerek Türk gerekse azınlık çetelerin faaliyetleri
yüzünden son derece kötü durumda olan asayiş konusunda, gerekirse yanına aldığı
iki jandarmayla evinin kapısını çalıp eşkıyayı gece kıyafetiyle yere yatırıp
ellerini kelepçeleyerek büyük başarı sağlamıştır.
Sürmene'de, kadınların çalışıp erkeklerin yan gelip
yatması Sadullah bey ile eşini de üzmektedir. Ama düzeni değiştirmek üzere,
erkekleri kadınları yapmaya zorladıkları işlere zorla gönderecektir. Bu düzen
değişikliği, erkeklerinin onuru zedelenen kadınları bile rahatsız edecek, bir
gün peştemallerinde ve sepetlerinde sakladıkları sopalarla, taşlarla kadınları
kaymakamın yolunu kesmeye kadar götürecektir. Ama Karadeniz inadı ilk kez
mağlup olur. Kaymakama duyulan saygı ve hayranlık katlanarak artar.
Halkı istismar edenleri halkın gözleri önünde teşhir
etmek, halkın kendine güvenini tazelemesini öğrenmesi için kaymakamın
uyguladığı en önemli yöntemdi. Kadınhanı’nda başında sarığıyla, elinde Kur’an
olan, halkın duygularını istismar eden birinin yanına yaklaşır. Okuduğu
ayetleri açıklamasını ister. Halkın önünde ayetlere açıklama getiremeyen hoca
kisvesindeki bu kişiye herkesin önünde bir tokat vurur. Halk şaşkındır.
Sadullah Bey, yüce kitabı eline alır, ilgili ayetleri akıcı bir dille okuyup,
izahını tercümesini yapar. “O sarığa layık değilsen, bu halkı bu yolla
kandırma” diyecektir.
Fakirlik, bozkırın orta yerindeki bu halkta yılgınlık
ve ümitsizlik yaratıyordu. Halkı bir parça da olsa kalkındırmak gerekiyordu.
Hem etrafı yeşillendirmek, hem de gelir kaynağı sağlamak için, etraftaki
tepeleri üzüm bağlarıyla yeşillendirecek, bunun için de halkı yine sabahın
köründe kaldırıp akşam güneş batana kadar bağların dikiminde çalıştıracaktır.
Yine, bazı fitneci kişilerce Ankara’ya “halkı zorla çalıştırıyor” diye şikâyet
edilmesi bu yüzdendir.
Basın-Yayın eski genel müdürü, bir dönem Bülent
Ecevit’e danışmanlık da yapmış, akademisyen-yazar-tarihçi Orhan Koloğlu, ikinci
oğludur ve Kadınhanı’nda doğmuştur.
Bu arada, birkaç sene sonra Kadınhanı’ndan gelen
ziyaretçileri, bağcılıkla kalkınmaya başlamanın müjdesini Arap Kaymakam’a Of’ta
vererek şükranlarını sunarlar.... Onun Karadeniz'den gidişinden sonra bu
dağlarda eşkıyalık yine almış başını yürümüş, meydana gelen heyelanlarla evleri
yıkılan, geçim derdine düşen halk yine ümitsizliğe kapılmıştır. Bölgeyi çok iyi
bilen kaymakam, ikinci defa Of kaymakamlığına gelecektir( 29 Kasım 1929).
Eşkıya korkusundan halkı emin tutmak gerekmektedir.
Bölgenin en azılısı diye bilinen, eşkıya Laz Hüseyin’in gece dağdan köydeki bir
eve indiğini haber alan kaymakam, beraberinde sadece jandarmadan birkaç askerle
evin kapısını çalar. Kapıyı çalanın kendi adamı olduğunu sanan Laz Hüseyin
kapıyı açar açmaz, kendini kaymakamın altında bulur. Kaymakam o akşam Laz
Hüseyin’i don-paça Of sokaklarında gezdirecektir.
Halkta güven tazelenirken, bu olay üzerine Ankara’dan
15 Kasım 1931 tarihli bir yazı ile kendisine takdirname verilecektir.
Karaman'a bağlı Ermenek İlçesinde teftişteyken bir
evin önünde tek başına oturmuş ağlayan bir kız çocuğu gördü. Eğilip adını
sordu. Küçük kız; 'Huriye' dedi. Köy muhtarından 7 yaşındaki bu küçük kızın
anne ve babasının öldüğünü öğrenince ortada bırakmadı, kızı yanına aldı ve
kendi nüfusuna geçirdi. Evlatlık edindi.
Libya Derne'deki kaymakamlığında değil ama
Anadolu'daki kaymakamlığında halk ona bir de lakap taktı: Arap Kaymakam!..
Bugün dahi görev yaptığı yerlerde adı ve hizmetleri saygı ile anlatılır..
Sadullah Koloğlu ve çocukları Balmumcular'ın damadı
Anadolu'daki Arap Kaymakam efsanesi giderek yayılıyordu. İlk eşi, Pınarhisar’da
kaymakamlığı sırasında ince hastalığa yakalanıp vefat etmiştir. Daha sonra
ikinci evliliğini İstanbul'un köklü ailelerinden aslen Konyalı olan Milli
Mücadele Kahramanlarından Sakallı Eşref'in kızı Refika Hanım'la yaptı. Bugün
İstanbul Balmumcu semtine adını veren aslen Konyalı bu aile Avrupa'ya ticaret
yapan ilk Müslüman tüccarların ailesiydi.
Balmumcu'daki çiftliklerinde yaşıyorlardı. Ancak onlar
da dünya savaşının mağduru olmuş, birçok alacaklarını tahsil edememiş ve batma
noktasına gelmişlerdi. Arap Kaymakam Sadullah Bey bu aileye damat oldu. Refika
Hanım'la evliliğinden iki oğlu dünyaya geldi. Orhan ve Doğan! (Orhan Koloğlu
uzun yıllar gazetecilik ve Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü yaptı. Tarih
kitapları kaleme aldı. Doğan Koloğlu ise spor gazeteciliğine yöneldi.)
Bütün meslek hayatı boyunca dürüst ve çalışkan
kimliğiyle bilinen Arap Kaymakam Sadullah Bey, emekliliğinde de maddi sıkıntı
çekti. İstanbul'da çeşitli geçici işlerde çalıştı. Ancak çocuklarının eğitimini
tamamlayabilmek için yine de paraya ihtiyacı vardı. Babasından kalan miras
olabilir düşüncesiyle Libya'nın yolunu tuttu.
Çocukları yetişmiş, tahsilleri için gerekli para
konusunda sıkıntı baş göstermiştir. Toprak Mahsulleri ofisinde çuval
kontrolörlüğü ve Çocuk Esirgeme Kurumu müfettişlikleri gibi geçici görevlerde
bulunur. Hatta onun siyasete girmesi için uğraşanlar bile çıkacaktır. Oysa o
bunlara tevessül bile etmez. Çocuklarının geleceği için endişelenen Sadullah
Bey, miras işleri için baba ocağı Bingazi'ye gider. Burada rahmetli babasının
yakın arkadaşı ve bir dönem hapislik arkadaşı da olan, Bingazi Emiri Sunusi ile
de görüşür. Libya’nın o yıllarda bağımsız bir devlet olarak kurulması
gündemdeydi ve emir Türkiye’den ve yakın arkadaşı olan babasından, namını
bildiği Sadullah Bey’i kendi yanında yardımcısı olarak görmek istediğini
söyler. Buna sıcak bakmayan Sadullah Bey yeniden Türkiye’ye döner. Yine geçim
sıkıntısı dolu günler onu ve çocuklarını beklemektedir.
Bu arada, emir Sunusi Türk hükümet yetkililerine
başvurur ve Sadulah Bey’in yeni kurulan Bingazi ( Libya ) Hükümetinde görev
alması için izin ister. Hükümet bu konuyu bakanlar kurulunda görüşür ve
23.01.1950 tarihli kararla, 3 yıl süreyle Bingazi Hükümeti’nde çalışmasına
müsaade eder. Bu durum, eski Osmanlı toprağı olan bu yere verilen öneme dair
nezaketli tarihi bir atıftır aynı zamanda. Trablus, Bingazi ve Fizan olarak üçe
bölünmüş Libya toprakları, Fransızların tüm karşı çıkışına rağmen, Birleşmiş
Milletler’in aldığı kararla bağımsızlığını ilan eder. Libya Devleti’nin kurulma
sürecinde, bunu alttan alta istemeyen İngilizler de vardı. Emir Sunusi ile
birlikte hareket eden, Türkiye’de yetişmiş bu değerli devlet adamının
çıkışları, bu yüzden İngilizleri bile endişelendiriyordu.
İngilizler, fakir Libyalıları kendilerine bağımlı
kılma gayretindedir. Ülkede baş gösteren ve zirai tahribat yapan bazı
hastalıkların ilaçlarının İngiltere’den gelişini bilerek geciktiren İngiliz
yöneticilerle sert tartışmalara girecektir Sadullah Bey. Zira, o dönem Libya’da
Sağlık Bakanı görevindedir. Bu dişli rakibi aradan çıkarmak için, İngilizler
kabile reisleriyle pazarlıklara girişirler. Başbakan Sadullah bey Libya'nın ilk
Başbakanı Yeni filizlenen devlete nifak sokmak en bilindik yoldur onlar için.
Fakat, İngilizlerin bu oyunu o an sökmeyecek, emir Sunusi tarafından Türkiye’nin
“Arap Kaymakam”ı Sadullah Bey, Libya Devletinde “Türk Başbakan” lakabıyla
başbakanlığa getirilecektir (İlk Başbakan olarak görev yapan kişi bir
Libyalıydı ama çok kısa yaptı). O yüzden Arap Kaymakam hep Libya'nın ilk
Başbakanı olarak anıldı.)
İlerleyen yaşı hastalıkları da beraberinde getirmişti.
Tedavisi için bir süre Türkiye’ye gitmek üzere izin alan Sadullah Bey, her
türlü İngiliz oyununun döndüğü bu ülkeden bir süre için de olsa ayrılacağına
sevinmektedir. Bavullarını arabaya yükletir. 28 Mayıs 1952 yılının, güzel bir
bahar akşamında ülkesine dönmenin sevinciyle başını koyduğu yastıktan, ertesi
sabah başını kaldıramayacaktır. Öldüğünde şahsi hesabında sadece 45 İngiliz
Sterlini bulunacak, cenazesinde İngilizler bile bu büyük devlet adamına saygıda
kusur etmeyecektir. İsmi Bingazi’deki bir hastaneye verilir. Kıbrıs Barış
Harekatında başbakan olan Ecevit, bu şahsiyetin Libya’daki saygınlığını çok iyi
bildiği için, akademisyen oğlu Orhan Koloğlu’yu seneler sonra Libya Özel
Temsilcisi olarak atayacaktır.
SULTANLAR
YOLU:
Birinci Viyana seferi sırasında Kanuni Sultan
Süleyman tarafından kullanılan sefer yolu, buradan (Pınarhisar) geçer. Bu
güzergâh yani sefer yolu, günümüzde yeniden düzenlenerek “Sultanlar Yolu”
ismiyle kültür ve tarih severlerin kullanımına açılmıştır. Sultanlar yolu,
işaretlemeleri ilçe içinde ve çevresinde yapılmıştır. Sultanlar yolu: Viyana
Simmering ile İstanbul Süleymaniye camisi ve Topkapı Sarayı arasındaki 2133 km
lik bir güzergâhtır. Simmering, Kanuni Sultan Süleyman’ın Viyana yakınında otağının
kurulduğu köydür. Otağın bulunduğu yere, daha sonraları Habsburg hanedanı
tarafından bir şato yapılmıştır. Bu şato günümüzde kültür merkezi olarak hizmet
vermektedir. Simmergin’de başlayacak olan yolculuk,
Avusturya-Macaristan-Hırvatistan-Sırbistan ve Bulgaristan’dan geçerek
Türkiye’de Süleymaniye Camiini ziyaret ettikten sonra İstanbul Topkapı
Sarayında sona erecektir. Bu rotada ilk test yürüyüşü 2009 yılında yapılmıştır.
Bisiklet kullanarak da rota geçilebilir. Güzergahın toplam uzunluğu 2100 km dir.
Güzergah işaretlenme çalışmaları bittiğinde, Sultanlar yolu 9 ülkeden
geçecektir. Yolun Trakya bölümü 390 km. dir.
DÜNYANIN
EN BÜYÜK KARİKATÜRÜ:
Karikatürist
Erdil Yaşaroğlu “Galaksiye Notumuz Var” projesi kapsamında, dünyanın en büyük
karikatürünü 28 Aralık 2011 tarihinde çizerek, Guinnes Dünya Rekorları
listesine girmiştir.
Evet, bu
karikatür Pınarhisar ilçesindedir. İlçenin Kırklareli girişinde, 10 milyon
metre kare büyüklüğündeki yere boya ile çizildi, sonra çevresi 4 bin fidanla
çevrildi. Fidanların dikimi ve planlaması, bir aylık süre aldı. 25 kişi
çalıştı. Teknoloji ve mizahı harmanlayarak, yaklaşık iki futbol sahası
büyüklüğünde karikatürü yaratan Yaşaroğlu’nun açıklaması şöyledir. “Bu özel
proje için birlikte çok çalıştık, çok eğlendik, sonunda torunlarımıza
bırakabileceğimiz neşeli, faydalı, kocaman bir proje gerçekleştirdik. O kadar
kocaman oldu ki, rekor kırdık, Guinnes’e girdik. Hayalle başlayan rekorla biten
bu maceramız bizi mutlu etti.” Hikâyeye göre, bu sadece bir karikatür değil, bu
aynı zamanda galaksiye ve uzaylılara gönderilmiş bir not. “Hep uzaylılar
tarlalara çizdikleri şekillerle insanoğluna mesaj verecek değil ya” Bu kez de
Türklerin galaksidekilere bir notu var” duyurusu ile proje tanıtılmıştır.